Bayılınası erkekler 11: Aaron Paul
Bayılınası erkekler serisinde ilk 10 tamamlanmıştı. 11. sırada, tüm zamanların en iyi birkaç dizisinden biri olduğu herkes tarafından kabul edilen Breaking Bad‘in yıldızı Aaron Paul var. Dizideki karakteri Jesse, insana kendisini hem dövdürtmek hem sevdirtmek isteyen pek duygusal bir kanun kaçağıydı. Uyuşturucu yapıp pazarlayan, ruh hali kendini her daim aşırı belli eden, bir yandan da tuhaf şekilde sevimli, enteresan bir tiplemeyi nefis bir şekilde canlandıran Paul, 1979 doğumlu, özenip de yaratılmış, bakması epey zevkli bir insan evladı.
Tam adıyla Aaron Paul Sturtevant’ı sevmemiz için bazı sebepleri derleyeyim dedim bu yazıda bir yandan da. Mesela efendim, şu iki fotoğrafta gördüğünüz gibi asi havaları kendine çok yakıştıran bir zat bu. Malumunuz dişi kimseler içten içe asi ruhlara karşı bir iç gitmesi yaşarlar. Aaron da bu halleriyle asi gençliğin hakkını vermiş.
1.73 boyundaki hafif minyonluğun çok yakıştığı Aaron, ki ister istemez Jesse demek istiyorum kendisine, çok dindar bir ortamda yetişmiş. 8. sınıftayken tiyatroya bulaşmış, oradan ver elini Los Angeles. 1990’da o zamanın ünlü dizileri Beverly Hills, 90210 (Evimiz Hollywood’da) ve Melrose Place’te rol almış. Damarlarında İngiliz, İskoç ve Alman kanları da akan, 4 kardeşe sahip çıtır Aaron’ı sevmemiz için bir başka sebep arıyorsak, çok şahane poz veriyor oluşunu söyleyelim gitsin.
Bir başka iyi sebebimiz de var efendim, modadan anlıyor çocuk. Şu karelere bakınca insan hissediyor içinden iyi giyinmek geldiğini. Breaking Bad çekilirken bolca zaman geçirmek durumunda kaldığı Albuquerque’de yapacak pek bir şey bulamayıp başlarda sıkıldığını ama doğup büyüdüğü Idaho’ya benzettiği bu yeri zamanla çok sevdiğini söyleyen Paul, şu an Hollywood’da yaşıyor.
Aaron’ı sevmek için bir çok önemli nedenimiz daha var: Kendisi karısına resmen tapıyor. “Tatlı kuşum” diye hitap ettiği taze eşi Lauren Parsekian birbirlerine belli ki çok aşıklar. Şurada Aaron’ın Instagram hesabı var, burada ve burada da ne kadar harika bir koca olduğuna dair keyifli enstantaneler derlenmiş.
Kendisini sevmemiz için bir neden de, yaptığı işten keyif alması ve başarının tadını çıkarmayı bilmesi. Bu rolle iki kere Emmy ödülü kazanan Paul, Breaking Bad’deki başrol arkadaşı Bryan Cranston’a hayran. Cranston’ın geçmişte rol aldığı başarılı komedi dizisi Malcolm in the Middle’da aktörün oğullarından birini canlandırmak için seçmelere katılan ama rolü alamayan aron Paul’ın kısmetinde Cranston ile çalışmak varmış demek ki. Oğlu değilse de, ona bir şekilde benzetilebilecek bir ilişki içinde olduğu Breaking Bad’den sonra bakalım nasıl ilerleyecek kariyeri…
Bir diğer sebep de, karizmatik halleri.
30 yaşındayken şöyle demiş Aaron Paul: “Bu meslek, hayalleri olan genç çocuklar için tehlikeli olabilir. Ün, insanı değiştirir. Nasıl değiştirmesin ki? 30 yaşındayım, kim olduğumu bildiğimi artık söyleyebiliyorum; ama 17 iken, her şeyi bildiğini sanırken ama aslında bir çocukken, daha öğrenecek çok şey varken, şöhret riskli olabilir.” O ne kadar değişti bilmiyorum ama şu kareleri görüp de içinden bir “aaaahh” geçirmeyen hatun kişi var mı, ondan emin değilim…
Fotoğrafları da buradan kullandım.
3 yorum var
Yorum yazabilmek için oturum açmanız gerekir.
Yeni aday önerim : Henry Cavill :))
olmaz değil vallahi 🙂
olmaz değil vallahi 🙂